COVID-19’un bir yan etkisi daha ortaya çıktı!

MIT ve Massachusetts Eye and Ear tarafından yapılan yeni bir çalışma, COVID-19 hastalığının iç kulak hasarına yol açtığını ortaya koyuyor. Daha önceki araştırmalarda, koronavirüsün kalp, akciğer, üst solunum yolları ve beyin gibi birçok organa ve sisteme zarar verdiği ortaya çıktı.

Bu yeni çalışmada ekip, işitme ve denge için kritik olan işitme kılı (hair cells) da dahil olmak üzere iç kulak hücrelerinin üzerinde durdu. Zira hastalarda koronavirüsle ilişkili olduğu düşünülen baş dönmesi ve denge sorunları gözlemlendi. İşte çalışmanın bulguları…

COVID-19 iç kulağa da zarar veriyor!

Sitomegalovirüs, kabakulak virüsü ve hepatit virüsleri gibi virüslerin tümü sağırlığa neden olabiliyor. Ancak virüslerin sağırlığa nasıl yol açtıkları hakkında çok az araştırma mevcut. Bu nedenle, COVID-19 salgını başlamadan önce MIT’den Lee Gehrke ve Bertarelli Vakfından Prof. Dr. Konstantina Stankoviç ortak bir proje üzerinde çalışmaya başladı. İkili, insan iç kulağı enfeksiyonlarını incelemek için hücresel modeller geliştirmeye koyuldu.

Bir hastadan izole edilen SARS-CoV-2 virüs parçacıklarının transmisyon elektron mikrografı. (NIAID)

2020’nin başlarında, SARS-CoV-2 virüsü ortaya çıktıktan sonra araştırmacılar planlarını değiştirdi. Stankoviç, Massachusetts Eye and Ear’da COVID-19 testi pozitif kişilerde işitme kaybı, kulak çınlaması ve baş dönmesi yaşayanların olduğunu gördü. Ardından ikili, üzerinde çalıştıkları model sistemi SARS-CoV-2 enfeksiyonunu incelemek için kullanmaya karar verdi.

Araştırmacılar, COVID-19 hastalığına yol açan virüsün aslında iç kulağa, özellikle işitme kılı ve Schwann hücrelerine bulaşabileceğini gösterdi. Bunun yanı sıra, modellerindeki diğer hücre tiplerinin SARS-CoV-2 enfeksiyonuna duyarlı olmadığını da buldular.

Ekibin incelediği insan işitme kılları, kafa hareketini algılama ve dengeyi korumada rol oynayan vestibüler hücreleriydi. Ayrıca bilim insanları, farelerden alınan koklear işitme kıllarının da SARS-CoV-2 girişine izin veren proteinlere sahip olduğunu gösterdi. Ekip, çalışmayı Communications Medicine dergisinde yayımladı.